Cumhuriyetimizin Yıldız’ı 100’üncü Yılda da Parlamaya Devam Ediyor
Cumhuriyetimizin Yıldız’ı 100’üncü Yılda da Parlamaya Devam Ediyor

Cumhuriyetimizin Yıldız’ı 100’üncü Yılda da Parlamaya Devam Ediyor

29.10.2023

100 yıl… Büyük mücadelelerle başlayan; seneler boyu yokluklarla ve yeniden inşa çabalarıyla devam eden; bugün ise teknolojiyle, inovasyonla, yeni hayat tarzları ve iş modelleriyle giderek değişen, dönüşen bir yüzyıl.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlarken, bu 100 yıllık sürecin 80 yılında Ülker Ailesi olarak ülkemize hizmet etmenin ve ekonomik değer yaratmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Merhum dedem Sabri Ülker vefatından kısa süre önce, yeni milenyuma, yani 2000 yılına girmeye hazırlandığımız dönemde şu mesajı vermişti: “Biz cumhuriyetin nimetleriyle büyüdük. Cumhuriyet sayesinde tahsil yaptık, çalıştık, ekmek paramızı kazandık, işimizi kurduk.”

Hakikaten de Ülker markasıyla 1944’te başlayan, bugün ise Yıldız Holding çatısı altında dünya genelinde 75 bin çalışana, 4 milyar tüketiciye, 46 fabrikaya ulaşan yolculuğumuz boyunca cumhuriyetle birlikte büyüdük, güçlendik. Zira bizim için cumhuriyet aynı zamanda vefadır, vatanseverliktir, çalışkanlıktır.

Yıldız Holding olarak bu vefa ve vatanseverlik duygusuyla çalışmaya devam ederken bir yandan da geleceği çizmeye çalışıyoruz. Çünkü cumhuriyet uzun bir yolculuktur. Sadece geçmişe ve bugüne bakarak anlaşılması mümkün değildir; ancak geleceğe yönelirsek cumhuriyetin hakkını verebiliriz. İşte bu yüzden bugüne uzanan yolu size kısaca özetledikten sonra, gelecek vizyonumuzu anlatmak istiyorum.

Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılı her açıdan zordu. Mesele sadece yönetim değişikliği değildi; iktisattan eğitime, sağlıktan ulaşıma kadar her alanda yeni bir sistem kurmak gerekiyordu. Ne var ki ülkemiz peş peşe yaşadığı savaşlardan yorgundu. Üretimin hemen hemen hiç olmadığı, bir toplu iğneye bile muhtaç olduğumuz bir dönemdi. 1927’de üretim yapan işletme sayısı 65 bin civarındaydı ve bunların büyük çoğunluğu küçük ölçekliydi. Yetişmiş insan sayısı çok azdı; koca ülkede 11 üniversite vardı ve bunlar da Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan okullardı.

Bu koşullarda kurulan cumhuriyet hızlı bir atılım hamlesine başladı. Ülker de 1944 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde faaliyete geçti. Merhum dedem ve büyük amcam Sabri ve Asım Beyler Ülker markasını İstanbul’un ötesine, tüm yurda yaymak için çok çalıştı. Yeri geldi Anadolu’ya giden bisküvi kamyonlarını bizzat kullandılar, yeri geldi Perşembe Pazarı’nda hammadde peşinde koştular. Sabri Bey bana o günleri anlatırken üç ayda bir ayakkabı eskittiğini söylerdi. Koşturmaktan ayakkabısının altı delinir, sonra pençe yaptırırmış.

İşte bugün Türkiye’de ve dünyada parlayan Yıldız Holding böyle kuruldu. Ve 1923’te yokluklar içinde olan ülkemiz söz konusu gayretlerle bugüne geldi.

Bugünü anlatırken de somut verilerle konuşmak istiyorum:

  • 2021 yılı itibarıyla ülkemizde 2 milyonu aşkın üretim tesisi var (65 binden 2 milyona).
  • 2022 itibarıyla Türkiye genelinde 208 üniversite bulunuyor (11’den 208’e).
  • 7 milyona yakın gencimiz üniversitede okuyor.
  • Üniversitelerimizde 185 bine yakın öğretim görevlimiz var.
  • Teknopark sayımız 98, Ar-Ge ve tasarım merkezi sayımız 1581.
  • İhracatımız 250 milyar doları aşıyor.

Bu başarı yolculuğunun 80 yılına eşlik etmiş, katkıda bulunmuş olan Yıldız Holding de kabına sığmadan büyümeye devam ediyor. Ülker markasıyla başlayan ticari hayatımız bugün Holding çatısı altında birbirinden değerli onlarca global markayı barındırıyor. İhracat gücümüzle ülkemizin sınırlarını aşıyor, Türkiye’yi yurt dışında temsil ediyor, 4 milyar insana ulaşıyoruz. Ticari faaliyetlerimizle ülke ekonomisine ve istihdamına, Ar-Ge faaliyetlerimizle de teknolojik kalkınmaya katkıda bulunuyoruz. Sadece son 5 yıl içinde, pandemi koşullarına rağmen 30 bin kişi istihdam ettik. Türkiye’de 65 bin, dünya genelinde toplam 75 bin çalışanımızla durmaksızın çalışıyoruz.

Ülkemize katkımızı anlatırken sadece ticari faaliyetlerden bahsetmek de doğru değil. Çünkü Yıldız Holding çatısı altında yeni teknolojik girişimleri de finansmanla ve tecrübemizle destekliyoruz, Ar-Ge ve tesis yatırımları yapıyoruz, tarım kooperatifleriyle birlikte çalışıyoruz. Ülker’in saha satış operasyonlarında kullanmak üzere geliştirdiğimiz yazılım ürünleri ve Mobis gibi teknolojik hamleleri artık ihraç ediyor, ülkemize teknolojik katma değer kazandırıyoruz. Bu kapsamda, bazı ürün ve ham maddelerdeki dışa bağımlılığı da azaltmak için çalışıyoruz.

Fırsat eşitliği ilkemiz doğrultusunda UN Women gibi uluslararası kuruluşlarla birlikte kadın girişimcilere yönelik çalışmalar yapıyoruz, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında kadınların ekonomiye daha fazla katkıda bulunmasını önemsiyoruz. Gençlere staj, eğitim ve istihdam fırsatları sunuyoruz. Daha sağlıklı bir toplumun inşası için eğitime, spora, sanata, sağlığa yatırım yapıyoruz. Dünyanın göz bebeği Harvard Üniversitesi’nde kurduğumuz Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi’yle ve İstanbul’daki Sabri Ülker Vakfı’yla toplum sağlığı için çalışıyoruz.

Asırlık cumhuriyetimizin 80 yılında bunları başardık; yeni yüzyılda ise daha fazlasını hedefliyoruz.

Artık farklı bir dünyadayız. Türkiye bugün G20’nin bir üyesi. Bildiğiniz gibi G20 dünyanın en büyük 19 ekonomisine sahip ülkelerin ve Avrupa Birliğinin bir araya geldiği uluslararası bir platform. Ne mutlu bize ki ülkemizin yurt dışında temsili artık çok daha güçlü. Sadece ekonomide değil, sağlık turizminde, sanatta, askeri kapasitede, eğitimde de ismimiz tüm dünyada duyuldu. Yurt dışından her yıl yüz binlerce hastaya şifa dağıtıyoruz. 300 binden fazla yabancı öğrenci ülkemizde eğitim alıyor.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ise bizi daha da teknoloji odaklı bir yolculuk bekliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından benimsenen ve kamuoyuna duyurulan #MilliTeknolojiHamlesi bu anlamda çok önemli. Bu hamle kapsamında Akıllı Ulaşım, Tarım ve Gıda, Sağlık, İmalat, Enerji ve İklim, Haberleşme, Uzay, Yazılım, Savunma ve Havacılık başlıkları altında yeni atılımlar planlanıyor. Kendi rüzgar türbinlerimizi, bataryalarımızı, endüstriyel robotlarımızı, yeni nesil uydularımızı, akıllı trenlerimizi ve daha pek çok teknolojik ürün ve hizmeti üreteceğiz. Mega projelerle yeni ulaşım ağları, hastaneler, güçlü altyapılar, toplumun ihtiyaçlarına odaklı üstyapılar kuracağız.

Cumhuriyetimizin Yeni Yüzyıl’ında hep birlikte daha çok çalışacak, daha da başarılı olacağız. 100 yılda kat ettiğimiz mesafenin çok daha fazlasını aşarak cumhuriyet mirasının hakkını vereceğiz. Yıldız Holding bunun için çalışıyor. Nice 100 yıllara!